Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma
Derneği Genel Sekreteri
Ebubekir Türksoy ile
çıkarmış oldukları Gökbayrak
dergisi
üzerine yaptığımız röportaj
Derginizin
kuruluşu hakkında bilgi verebilirmisiniz?
Büyüklerimizin 1963 yılında Doğu
Türkistan’dan çıkarak Afganistana gelme, Doğu
Türkistan’da yaşanan insanlık
dramını tüm dünyaya anlatmak ve duyurmak için bu yolda
ilerlemişler. Büyüklerimiz yoğun
gayretleri sonucunda Afganistanda Doğu Türkistan
Muhacirler Derneği adında bir dernek
kurmuşlar. Afganistan küçük bir ülke olduğu için
bir taraftan Çin korkusuyla da
beraber orada gayri resmi olarak başkan ve sekreter gibi üye
tayinleri yaparak böyle bir dernek
açmaya karar vermişler. 1965 yılında Türkiye’ye gelince
1967’de Doğu Türkistan Göçmenler
Cemiyeti adı altında resmi bir dernek kurulmuş. Bu
dernekte 1980 e kadar büyüklerimiz
faaliyetlerine devame etmiş. 1980 ihtilalinde dernekler
ve sivil toplum kuruluşlarının
kapatılması sonucunda 1989’a kadar faaliyetlerimiz kesintiye
uğramış. Doğu Türkistan Gençler
Birliği adı altında yeni bir dernek kurulmuş. Bu dernek
daha sonra Doğu Türkistan Kültür ve
Dayanışma Derneği adını alarak genel merkezi
Kayseri’de olmak üzere açılmıştır.
1994 yılında derneğimiz tarafından Gökbayrak adı altında
bir dergi yayınlama kararı aldık ve
1994 yılından bu güne kadar bazen maddi sorunlar
yaşasakta iki ayda bir dergimizi
çıkarmaya devam ediyoruz.
Derginizin
içeriği hakkında bilgi verebilirmisiniz?
Makale türünde siyasi ve fikir
dergisidir. Ağırlıklı olarak Doğu Türkistan’da yaşanan zulümü
anlatan bir dergidir. Doğu
Türkistandaki yaşanan mezalimi yanlız Türkiye’ye değil aynı
zamanda dış ülkerdeki
kardeşlerimize, bizlere sempatisi olanlara, bizlere sahip çıkmak
isteyenlere, orada olup biteni
bilmeyenlere Doğu Türkistanda yaşanan zulüm ve Çin’in
baskılarını anlatan bir dergi
çıkarmaya çalışıyoruz. Yaptığımız davanın en azından yazılı
olarak kamuoyuna ulaşmasını sağlamak
istedik. Keşke imkan olsada günlük gazeteler
çıkarabilsek televizyon programları
yapabilsek ama imkanlar yeterince el vermiyor bu
isteklerimizi gerçekleştirmeye.
Dergimizin 108.sayısını okurlarımızla paylaştık. Bu dergimiz
23 ülkeye, bunun dışında 95 ülkenin
büyük elçiliklerine, Türkiye’de 81 ildeki milli halk
kütüphanelerine, valiliklere ve
belediyelere gidiyor. 650 civarı abonemiz var ve 3000 tirajımız
oluyor.
Yeterli
okuyucuya sahip olduğunuzu düşünüyormusunuz?
3000 tirajımız var ama yeterli
okuyucu kitlesine ulaşmış değiliz. Bazılarının insanların
ilgisini çekiyor. Görüp abone olmak
isteyenler oluyor. Onun dışında zaten Türk milletinde
okuma alışkanlığı olmayınca
beklentilerde beklenenin altında kalmış oluyor. Dergimiz
magazin dergisi olsaydı belki
insanlara daha farklı gelebilirdi ama magazin dergisi nitelikleri
taşımadığı için insanların ilgisini
çekmiyor. İnsanlarda orada yaşanan çileyle ilgili merakı olsa
yine daha somut şeyler olabilir ama
maalesef o da olmuyor. 5 temmuz olaylarında yaşanan
vahşetten sonra yaklaşık 150 civarı
insan abone oldu. Çünkü o zaman Doğu Türkistan neresi
diye bilen yoktu neler çektiklerini
gören yoktu. Okumamış araştırmamış hiçbir birikimi
olmayan insanlar vardı. Şimdi
bırakın ilkokul öğrencilerini Lise mezunu bir insan bile
Türkistan dediğimiz zaman neresi
diyor. Araştırıp bakmıyor. Atalarımız ecdadımız hangı
topraklardan gelmiş? diye. Ama 5
temmuzdan sonra yönelim ve ilginin eskiye oranla arttığın
söyleyebilirim.
Maddi gelir sağlamak amacıyla
yaptığımız etkinlikler olmuyor. Genel bir yardım da
alamıyoruz. Yeterli gelir ve
desteğimiz yok. Önceden reklamlar alıyorduk. Onlar maliyeti
nerdeyse yarılıyordu. Ama bizim
dergimiz iki ayda bir çıktığı için pek reklam veren yerler
olmuyor. Ama yinede destek olmak
için reklam verenler oluyor. Kısacası öyle yüksek ilgi ve
destek gördüğümüz söylenemez.
Kayseri’de
dergicilik üzerine neler söylemek istersiniz?
Öncelikle Erciyes gibi sponsoru olan
iyi dergiler var. Fakat bizim sponsorumuz maalesef
olmuyor. Bu dergicilik işinde ya
sponsorun olacak ya da işte maddi kaynağın olacak. Her
ikisininde birleştiği yol para
oluyor. Bizim maddi bir kaynağımız yok. Belirli olarak gelen
bir yardım yok. Eskiden devlet
tarafından derneklere ayrılan bir bütçe oluyormuş. Fakat
şuan böyle bir yardım da olmuyor.
Belirli bir kaynağımız olsa bu dergiyi zorlanmadan rahat
bir şekilde çıkarabiliriz. O zaman
belki iki ayda bir değilde ayda bir çıkarılırdı. Şuda var
bir yazara makale yaz diyosun bize
para talebinde bulunuyor. Biraz etiketli bir yazardan bu
istekte bulunsan yüksek paralar
istiyor. Artık bizde eşe dosta yazdırarak onların düşüncelerini
yansıtan yazıları kullanarak
dergimizi çıkarmaya devam ediyoruz.
Okurların
yeterli bilgi ve birikime sahip olduğunu düşünüyormusunuz?
Maalesef yeterli birikime sahip
değiller. Şehir olarak da kapalı bir toplum Kayseri. Üstüne
birde okumaya yönelik ilgisizlik
olunca ilgi az oluyor. Ancak anlatırsan dinlemeye
çalışıyorlar. Çorum Amasya Ankara
gibi şehirlere gitme fırsatımız oldu.Genel başkanımızla
konferanslara katıldık. Oradakilerin
Doğu Türkistan davasına bakış açısıyla, Kayserinin bu
davaya bakış açısı arasında dağlar
kadar fark olduğunu gördük.Biz onların arasında olmamıza
rağmen onların yeterli ilgisini
göremiyoruz ama bu şekilde gittiğimiz diğer illerde bu ilgi ve
alaka bizim hoşumuza gidiyor.
Kayseri’ye yerleşeli yaklaşık 48 yıl olmuştur. Ama hala tam
olarak bu davayı anlatamadık.
Dünya’nın
Çin zulmüne karşı tepkisini nasıl buluyorsunuz?
63 yıldır Kızıl Çin sınırları ihlal
ederek, fiili bir işgal gerçekleştirip asimilasyonu sistematik
bir şekilde çok acımasızca
uyguluyor. Doğu Türkistan topraklarının yeraltı zenginliğinin Çin
baskının ve katliamın temel sebebi
yer altı kaynaklarının zenginliğidir. Doğu Türkistan'ın
İslami kimliğidir. Özellikle Urumçi
olaylarının ardindan Müslümanlara yönelik baskının
daha da arttı. Doğu Türkistan ile
haberleşme olanaklarının Çin tarafından kesiliyor. Doğu
Türkistanlılara yönelik katliamları
örtbas etmek amacıyla olayları gizleme yoluna gidiyor.
Hükümetinin
Türkmen vatandaşlara yeterli desteği gösterdiğini düşünüyormusunuz?
Hükümet bizim derdimizi davamızı
çektiklerimizi biliyor. Fakat devletler arası ilişkiler
nedeniyle bazen suskun kalıyorlar. 5
temmuz 2009 olaylarında hiçbir ülkenin sesini
çıkarmadığı olaylara sayın
başbakanımız sessiz kalmayarak bu insanlık ayıbını tüm Dünya’ya
açıkladı. Bu bir katliamdır demiş ve
uluslararası komisyonlara taşıyacağını söylemiştir.
Zaman zaman başkanımız bakanlar ve
vekillerle görüşüyor. Ama yeterli desteği onlardan
göremiyoruz. Tamam ilgileneceğiz
deniliyor fakat devamı bir türlü getirilmiyor.
Hükümetten
beklentileriniz var mı? Halkın istekleri neler?
Hükümetten bir beklentileri olmuyor
aslında. Siyasilere pek güvenemedikleri için diyorlar ki
ne kadar söylersek söyleyelim
onlarda ne kadar tamam derlerse desinler bu iş söylenildiği gibi
gitmeyecek diyorlar.
Kayseri’li
halkın size bakış açısı ve yaklaşımları nasıl?
Şuana kadar olumsuz hiçbir şeyle
karşılaşmadık. Kayseri halkı çok samimi insanlar. Belki
başka bir şehre gitseydik bu kadar
rahat olamayabilirdik. Bu şehre geldiğimiz zaman Kayseri
halkı ellerinden geldiği kadar
bizlere yardımcı oldular. Evlerinde misafir ettiler. Şuan
yapılan bu evlerden önce 6 ay kadar
otellerde kaldık. Ramazan döneminde yine bayramlarda
herkesten allah razı olsun bizlere
yardımcı oldular. Ellerinden gelen misafirperverliği her
zaman bize gösterdiler.
Son olarak
Kayseri halkına neler söylemek istersiniz?
Doğu Türkistan’a ilgisi olan
Kayseri’li hemşerilerimizin dergimizin devam edebilmesi ve
davamızın duyurulabilmesi için
katkılarını esirgememelerini bize destek olmalarını istiyoruz.
KAYSERİ DENİZ POSTASI
GAZETESİNDE YAYINLANDI
RÖPORTAJ FERHAT ERGÜL
HAZIRLAYAN LEMAN ÖZDİLEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder