YEŞİLHİSARDA NASIL BİR BELEDİYE BAŞKANI VE BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI OLMALIDIR
Güzel ilçemiz Yeşilhisarı geçmişten bu günümüze Ekonomik,Kültürel ve Siyasi bağlamda Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Sekreteri Latif DEĞİRMENCİ ile değerlendirdik
YEŞİLHİSARDA EKONOMİK BAZDAKİ YANLIŞLARIMIZ VE YAPILMASI GEREKEN ÇALIŞMALARDAN BAHSEDERMİSİNİZ LATİF BEY?
,
İlçemiz ekonomik olarak 1970 li yıllara göre fazlaca ekonomisini geliştirememiş atılım ve yatırımlar alamamış istihdamını sağlayamamış,
ticaretini geliştirememiş, çiftçilik ve toprağa bağımlılığını ortadan
kaldıramamış ve çağın gereklerine uyum sağlayamamış bir ilçedir.
Çiftçilikte
halen nerede ise anam babam usulü yapılmaya devam etmektedir. (İstisnalar bu
değerlendirme dışındadır)
İlçe bazında
bir takım ilerlemeler kaydedilmiş ise de bunlar gözle görülen el ile tutulan
ilerlemeler olmayıp anlık başarılar ile sınırlı olarak kalmıştır.
Bu gün
ilçemizde iş istihdamı sağlayacak hemen, hemen hiçbir yatırım bulunmamakta buna
bağlı olarak hiçbir yatırım atağı ya da girişiminde de yapılmamaktadır.
Zaman, zaman
yerel yönetimler girişimlerde bulunmuş ise de sonuç olarak ilçemizin
kalkınmasını sağlayacak yatırımlar ilçemize kazandırılamamıştır.
En büyük
sıkıntı ilçemizin geçiminin % 70
sağlayan pancar üreticiliği ile ilğilidir. Pancar üreticilerimiz maliyet
girdileri açısından büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar. Çiftçimizin sorunları bu
uzun zaman içerisinde aşılamamıştır. Ürünü tam değer kazanmamıştır. Bu
hususta ilgili kurumların yönetimlerinin hatası ve yanlışları olduğu kadar ilçe
bazında yerel yönetimlerimiz olsun kamu kurum ve kuruluşları olsun diğer
kurumlarımız olsun bu hususlara yeterli ilgi ve ağırlık verilmediği için sıkıntı
ve problemleri bir türlü aşılamamış ve bu kanayan yara bir türlü iyileşmemiştir.
Kaysı
üreticilerimiz ile ilgili problemler geçmişte olduğu gibi bu günde yaşanmakta
ve bir türlü çözüm bulunamamaktadır. İlçemiz
bazında her tür kaysı üretimi yapılmasına rağmen kaysı sezonu geldiğinde
üreticinin ürünü değerlendirilememekte, para etmemekte adeta yok pahasına
satılmaktadır. Üretici her tür fedakârlığı yaparak ürün yetiştirmekte
bu ürününü ya Meysuluk olarak satmakta ya da tüccarın insafına bırakmaktadır. Üreticimiz
sıcağın altında genci ile yaşlısı ile ziyan olmasın diye yetiştirdiği kaysısını
toplayıp getirmekte çürütüp atmaktansa lanet olsun deyip yok pahasına satmak
zorunda kalmaktadır.
Bunun çözümü
varmıdır tabi ki vardır. Üreticinin ürününün değerlendirilebilmesi için Belediye Başkanlığı bünyesinde Hal
Müdürlüğünün kurulması yetiştirilen ürünlerin hal müdürlüğü aracılığı ile
pazarının bulunarak satışının sağlanması ve böylelikçe üreticinin meyve suyu
fabrikaları ile tüccarın ifnasına bırakılmaması gerekir. Zira Hal
Müdürlüğünün kurulması halinde üretilen tüm ürünler ilgili müdürlüğün izni
olmadan ve bilgisi olmadan satılamayacağı gibi ürün almak isteyen tüm girişimci
ve tüccarlarda hal müdürlüğünün izni doğrultusunda ve belirlenen fiyat
üzerinden ürün almak zorunda kalacaklar ve böylelikçe üreticinin emeğide boşa
gitmemiş olacaktır.
Bu uygulamalar
ay çiçeği üreticisi hububat üreticisi ve diğer tarım ürünleri üreticileri
içinde geçerli ve aynı şekilde ürünlerinin değerlendirilmesi söz konusu
kapsamındadır.
Bir başka yanlış uygulama ise baraj
suyunun Toprak-Su Koop. nin saat suyu uygulaması ile hemen, hemen aynı
olmasıdır. Yeşilhisar’da yaşayan tüm insanlar bizim insanlarımızdır. Bu
insanlara en iyi hizmet en ucuza nasıl verilir bunların araştırmasının
yapılması ve uygulanması gerekirken sulama suyunun saat ücreti Belediye ve
Toprak-Su ile aynı miktardadır. Bilineceği
ve takdir edileceği üzere baraj suyu yüksek maliyeti olan bir sulama türü
değildir. Bu nedenle bu suyun halka en ucuz şekilde hizmet vermesinin
sağlanması gerekirken topluma neden yüksek ve fahiş fiyata satıldığını anlamak
mümkün değildir. Belediyelerde temel amaç halka iyi hizmetin ucuza
sunulması amacıdır. Ancak bu uygulama belirli dönemler dışında hiçbir zaman
uygulanmamış ve halende uygulanmamaktadır. Bu sistem bir gelir kaynağı olarak
düşünülmemekte hizmet ikinci plana atılmaktadır. Bu durumun mutlak suretle
değişmesi gerekir.
Esnaflarımız
ise yıllardan beri mevcut hali hazır ticari faaliyetlerden hiçbir şekilde
memnun bulunmamaktadır. Zira bir beldede ticari sirkülasyon paraya dönüşmüyor
ise yani esnafın elinden sürekli olarak nakit para akışı devir yapmıyor ise o
ilçede ticari sirkülasyondan bahsetmek hayalcilik olur. Zaman, zaman esnafımızın siftah yapmadan kepenk kapattığını, çek ve
senetlerini zamanında ödeyemediğini bu yüzden icralık olduğunu ve sıkıntılı
dönemler geçirdiğini görüyor ve duyuyoruz.
Bu duruma da
çözüm bulunması gerekir. Zira ilçemiz sürekli olarak göç veren bir ilçe
durumundadır. Göç etmekte de
insanlarımız haklıdır. İlçemizde iş alanlarının ve istihdamın olmaması
nedeni ile göçe bağlı olarak ekonomik daralma yaşanmaktadır.
Nüfus
yoğunlunun azalması nedeni ile iş yeri açma müteşebbisleri bu tür ticari risk
altına girmekten çekinmekte ve mevcut durumunda zaman içerisinde daha da
gerisine düşülmektedir.
Ulaşım imkânlarının
fazla olması tüketicinin tercih hakkını kullanması Kayseri ve civar illerde
seçenek tercihlerinin olması nedeni ile tüketici ihtiyaçlarını bu merkezlerden
karşılamakta ilçe merkezinde dönmesi gereken nakit para akışı bir şekilde
dışarıya akmaktadır.
Toplum
içerisinde şu tür konuşmalar çok olmaktadır “Arkadaş şu gömleği aynı marka aynı kumaş olmasına rağmen Kayseri’de
15 Liraya Yeşilhisar’da 20 Liraya alıyorum” demektedir. Bu tüketicinin
doğal bir hakkı olmasına karşılık, Yeşilhisar’daki esnafın kira parası
verdiğini bahsettiği gömlekten haftada 1 ya da iki tane sattığını il
merkezindeki esnafın ile günde 20 tane sattığını hesaba katmamaktadır. Zira il
merkezindeki esnaf günde 20 tane gömlek satıp gömlek başı 1 TL kazanıp toplamda
20 TL kazanırken ilçe merkezindeki esnaf haftada 1 gömlek satıp 5 TL
kazanmaktadır. Yani il merkezindeki sürümden kazanırken ilçe merkezindeki ise
tüketim devalüasyonundan ticaret yapmaya çalışmaktadır. Ancak bu durumu
tüketiciye anlatmak mümkün değildir. Zira o cebindeki paranın hesabını yapar
girdiler ve çıktılar hesabını düşünmez
maliyet girdi ve çıktılarını hiçbir zaman hesaplamaz. Bu günkü ekonomik
şartlarda her kesimde haklı durumdadır ki bu durum doğa kanunlarına aykırıdır. Bir yerde iki haklı olmaz
birisinin mutlak suretle haksızdır. Ancak ticari menfaat ayrı bir dünyadır ve
içerisi çelişkilerle doludur.
Bunun çözümüne
geldiğimizde ise; Yukarıda da belirttiğimiz gibi ana temel istihdam sorunudur.
Yani iş imkânlarının yaratılması göçün önlenmesi ve arz talep dengesinin ilçe
merkezinde sağlanması ile mümkündür. Eskiden
köylü vatandaşlarımız ürettiklerini getirir pazarımızda satardı ancak bu gün bu
tamamen ortadan kalkmış durumdadır. Yerel yönetimin üreteceği plan ve projeler
ile köylerimizin ticari bağlantılarının ilçe merkezimiz aracılığı ile
yapılmasının sağlanması gerekir. Bunu yaratacak ortamı da ilğili kişi
ve kurumların ortaya çıkarması bir zorunluluktur.
Yönetimlere
gelmek ya da aday olmanın temel felsefesi bu tür sorunları çözme amacına
yöneliktir. Yokta bir makama gelmek maaş alıp orada süre ve zaman doldurmakla
ilgili değildir. Temel düşünce bu felsefe doğrultusunda olmalı ve icraat ile bu
düşünceyi ortaya koymalıdır.
Bu gün
ilçemizde Kültür ve Kaysı Festivali düzenlenmektedir. Çok güzel bir girişim ve
uygulamadır, ancak festivallerdeki temel amaç ilgili merkezdeki ürünlerin
tanıtım ve pazarlamasının yapılmasına sosyal barışın sağlanmasına, birlik ve
beraberliğin bütünleştirilmesine yönelik olmadır. Sadece festival düzenleyip
birkaç eğlence düzenlemekle iş bitmemektedir. Birde bu ürünün pazarlanmasına yönelik çalışmaların yapılması
tanıtım ve reklamının yapılması gerekir ki bunun yapıldığını hiç zannetmiyorum.
Yapılmış ise ilgililerine teşekkür ediyorum.
Yapılan
festivallerin ilgili merkeze mutlak suretle bir ekonomik girdi sağlaması
amacına yönelik olması gerekir. Yoksa sadece festival düzenlemiş olmak için
düzenlenmez. Zira festivalin amaçları bellidir. Festivale kalacak olursa daha
önceleri Dere bağlar mevkiimize dut
zamanı insanlarımız akın, akın dut yemek için ikindiden sonra giderlerdi ki oda
bir festivaldir, bağ bozum zamanı halk tabiri ile Şireye inilirdi ki oda bir festivaldir,
İşçiler çapa yapmak için traktör kasalarına dolar araziye çalışmaya giderlerdi
oda bir festivaldi, bu saydıklarımız sosyal faaliyetler ve beşeri ilişkiler
açısından festival niteliğinde idi.
Her hangi bir
ekonomik getirisi olmayan festival türü idi. Burada anlatmak istediğimiz
festivallerin ilçe merkezine ekonomik getiri sağlaması amacına yönelik olması
düşüncesidir ki Yeşilhisar halkının da bu düşüncelere katılacağı kanaat ve görüşündeyiz.
Bu gün
ilçemize bir yüksek okul yapılmaktadır. Düşünelim ki bu okulda 200 öğrenci
öğrenim görecek ve bu öğrencilerin bir takım sosyal faaliyet alanlarına
ihtiyaçları olacaktır. Bununla ilğili
her hanği bir çalışma yapılmakta mıdır? Dışarıdan gelecek ve çeşitli kültürlere
örf ve adetlere sahip olan öğrenciler çeşitli taleplerde bulunacaklardır. Bu
öğrencilerin taleplerinin yerel bazda karşılanmaması durumunda en azından hafta
sonlarında bu öğrenciler ihtiyaçların gidermek için ilçe merkezi dışındaki
alanlarda arayış içerisinde bulunacaklardır.
Bunun mutlak
suretle önüne geçmek gerekmektedir. Mevcut öğrencilerin taleplerini
karşılayacak sosyal tesislerin eğlence alanlarının dinlenme ve değer
ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik çalışmalarında başlatılması bir
zorunluluktur. Bu hususta yerel yönetim olan belediyemize çok iş düşmektedir.
Bunların projelerini üretmeli okulun faaliyete geçme dönemine denk gelecek
şekilde hayata geçirilmesinin sağlanmasının yollarını açmalıdır.
YEŞİLHİSAR'DA KÜLTÜREL ALANDAKİ FAALİYET VE ÇALIŞMALARDAN BAHSEDERMİSİNİZ?
Yukarıda
belirtmiş olduğumuz ekonomik alandaki yanlışlıklar ve yapılması gerekenler bu
toplumun kültürel bazdaki yaşam tarzına ve hayat uygulamalarına bağlı olarak
eşdeğer biçimde ilerler ya da gerilerler.
Bundan yıllar
öncesini düşündüğümüzde ve yukarıda da verdiğimiz örnekte insanlar Dere bağlar
mevkiine dut yemeye giderler, Şire zamanı bağ bozumuna inerler, tarlalara çapa
yapmak için bir araya gelirlerdi.
Bu insanlar bu
süreçler içerisinde bir birleri ile dostluklar kurar hal hatır sorar sıkıntı ve
neşelerini bir birleri ile paylaşırlardı. Sosyal bir ilişki içerisinde dostluk
bağları sürekli olarak güçlenirdi. Ark
temizlemeye giderler oralarda sohbetler yapılırdı. Ne oldu da toplumumuz
böylesine bir ayrışmanın içerisine girdi ve bu günkü hale geldik bunları
incelememiz gerekir ki buda kanayan bir yaradır.
Geçmişteki birçok
faaliyetlerimizden bu gün elimizde kala, kala sadece düğünlerde ve
cenazelerdeki ilişkilerimiz kaldı. Buda hoşgörümüzün beşeri ilişkilerimizin
zayıflamasına hatta yok olmasına neden oldu.
Önceleri sıra geceleri olurdu, Arabaşı
tabir edilen çorbalı geceler yapılırdı, Ark temizleme sırasında sohbetler gırgır
ve şamatalar olurdu, İmece usulü bağ bahçe işleri yapılırdı akrabalar arasında
yardımlaşmalar olurdu, ödünçleşilerek halı dokumalarına gidilirdi, kardeşler
arasında iletişim ve ilişkiler en üst düzeyde olurdu.
Ne oldu da
bize tüm değer yargılarımızı yitirdik onları unutur hale getirdik. Bunları da
mutlak suretle araştırmak ve değerlendirmek zorundayız.
Bu gün kardeş
kardeşin evine, evlat babanın yanına akraba, akrabanın yanına gidip gelmez oldu, hoş görü
sevgi saygı ne oldu da ortadan kalktı, neden büyüklerimize saygımız
küçüklerimize sevgimiz yok oldu, imece yardımlaşma fedakârlık nerede kaldı?
Tüm bu
sorulara belki de verecek cevabımız dahi kalmamıştır. Bu tür kültürel
faaliyetlerin tekrar hayata kazandırılması gerekmektedir. Zira
Yeşilhisar’ımızın alt yapısı mevcuttur insanlarımız bu tür uygulamaları yapmaya
hazırdır ancak bir kıvılcım bir çalışma bir aktivasyon olması gerekmektedir.
Bunu yapacak olanda ağırlıklı olarak yerel yönetimlerdir. Bunlarla ilgili
çalışmaların başlatılması halinde tüm halkımızın da destek vereceğinden en
küçük bir tereddüdüm yoktur.
Eskiden halk
oyunları olarak bilinen birdirbir, sim, sim, darayandı, hamam kızdı vb
oyunlarımız tüm halk tarafından oynanan ve sosyal etkinlikleri birlik ve
bütünlüğü sağlayan hareketlerdi. Ancak bunlarında zaman içerisinde kaybolduğunu
görmekteyiz.
Diğer bir
festivalimiz ise ilçemizde aşağı mahalle olarak bilinen ve büyük mezarlık
üzerinde bulunan dağda halk dilinde ve yöremizde HAVDIRA olarak bilinen, gençlerin oynadıkları, ayalar
(bezden yapılma sapan) ile taş atma oyunu oyunudur, bu oyun bir karnaval
havasında geçerdi. Gerçi söz konusu oyun şiddete dayanan bir oyundu ancak ertesi gün birbirini taşlayan kovalayan
insanlar bir araya gelirler ve bunu son derece dostane bir şekilde bu olayın
kritiğini yaparak sohbetlerini ederler, birbirlerine en küçük bir kin ya da
nefretle bakmazlardı.
Genel olarak
baktığımızda o kadar çok kültürel etkinliklerimiz yok oldu ya da edildi ki buna
anlam vermek mümkün değildir.
Tüm bunları
anlatırken yaşadığımız zamanın şartlarını, teknolojik gelişmeleri iletişimin
önemini yazılı ve görsel medyanın getirdiği şartları da düşünmek zorundayız. Ancak
teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin hayatımıza ne kadar girerse girsin
kültürel bazda ki değişimleri teknoloji yapmaz insanlar yaparlar ve sosyal
ilişki bağlarını zaman içerisinde kendileri kopartırlar.
Buna bir örnek
verecek olursak Japonya bu gün dünyanın teknoloji alanında gelişmiş en ileri
ülkelerden birisidir ancak gelenek kültür ve insani davranışlarından hiçbir
zaman ödün vermemişlerdir. Bir Japonya bunu yapabiliyorsa neden tarihi geçmişi
bu tür örneklerle dolu bir halk olarak biz yapmayalım ki?
Bunun içinde
yukarıda belerttiğim gibi bir kıvılcımın çakılması gerekmektedir.
YEŞİLHİSAR’DAKİ SİYASİ ALANDAKİ AKTİVİTELER VE SONUÇLARI HAKKINDA
BİLGİ VERİRMİSİNİZ?
Geçmişten bu
güne kadar ilçemizde siyasi alanlarda birçok yanlışlar ve hatalar yapılmıştır.
Bu yanlışları idarecilerimiz ve yöneticilerimiz yaparken halk olarakta hakkımızı hukukumuzu aramayarak bizlerde bu
yanlışlıklara ve adeta suçlara ortak olduk.
Halkımız
arasında Yeşilhisar ihtilal başlangıcı memleketi olarak ve altı kırmızı kalemle
çizilmiş bir ilçe olarak bilinir, bunun ne kadar yanlış bir düşünce olduğunu
ancak bu günlerde anlayabiliyoruz.
Bu ülkede
birkaç kez ihtilal olmuş muhtıralar verilmiş ve sanki bunlar memleketimizde
başlamış gibi lanse edilmiştir. Bunun ne kadar yanlış olduğunu hepimiz
biliyoruz. Ülkede darbe olacak ve bunun sebebi Yeşilhisar olacak öylemi? Bunu
akıl ve mantıkla izah etmek mümkün değildir.
İsmet
İnönü’nün Yeşilhisar’a geleceği dönemde Kayseri Boğaz köprüden geri dönmesi
Süleyman Demirel’in geldiğinde kavga çıkması Deniz Baykal geldiğinde tepki
gösterilmesi bizim halk olarak yanlışlarımız ama bunların ihtilal başlangıcı sebebi olması mümkün değildir.
Dönemler içerisinde siyasetçilerimizde bunların yanlış olduğunu hiçbir zaman
üst makamlarda ki kişi kurum ve kuruluşlara anlatmadılar veya anlatamadılar.
Dönemler
içerisinde bu ilçeden başbakan yardımcısı, bakanlar ve çok yetkili makamlarda
hemşerilerimiz olmasına rağmen her ne hikmet ise bu memleket bir türlü yatırım
alamadığı gibi istihdama yönelik her hangi bir plan ya da projede yapılamadı.
Hayata
objektif ve gerçekçi bakmamız gerekmektedir. Bizler halk ya da idareciler
olarak bu tür plan ve projeleri üretemedik, ancak bu memleketin ekmeğini yemiş
suyunu içmiş, torağında büyümüş kişilerinde bu memleket için bir atılım yapmaları
gerekmezmi? Bu ilçeye bir vefa borcumuz var ne yapabiliriz diye hiç
düşünmezlermi? Bu günü kadar böyle bir şey yapılmamışsa demek ki düşünmemişler
ve halende düşünülmemektedir. Bizlerde halk olarak sadece özel işlerimiz için
bu memleket büyüklerini rahatsız ettik. Ne istedik? Çocuğumuza iş, yeğenimizin
ataması kardeşimizin tayin işleri vb hususlarda taleplerde bulunduk. Hiç
birimiz iş imkanlarının sağlanması için talepte bulunmadık. Bu tabuları
yıkmamız ve gelecekte bu tür yatırımları alabilecek memleket için çalışabilecek
elini değil halk tabiri ile gövdesini taşın altına koyacak yerel yönetim
anlayışlarını iş başına getirmemiz gerekmektedir.
Geçmişten bu
güne kadar geriye dönüp batığımızda bizler siyaseti körü körüne yapan gelecekte
bizlere neler vereceğini hesaplamadan oy kullanan seçtikten sonra “BÖYLE BAŞKANMI OLUR? BÖYLE
BELEDİYECİLİKMİ OLUR?” diye yakınmak yerine hayata ve yaşama objektif
olarak bakım duruma göre yöneticilerimizi seçmemiz gerekmezmi?
Şapkamızı
önümüze koyup düşünmeliyiz geçmişte yapılan hata ve yanlışları yapmamak adına
daha akıllı olmalıyız. Bunun içinde mantıklı hesap yamamız gerekir.
Yıllar ve dönemler boyunca bu ilçenin
nüfusuna kayıtlı bu ilçede büyümüş ancak belli bir dönemden sonra başka il ve
ilçelerde görev yapmış yıllarını ve ömrünü oralarda bitirmiş kişilik olarak
hiçbir gerekçe gösteremeyeceğimiz ancak memlekete yabancılaşmış insanlarımızı
belediye başkanı yaparak hata yapmadık mı? Artık bu yanlıştan dönmemiz gerekmez
mi? Herkesin cevabının EVET, DOĞRU şeklinde olduğundan hiçbir kuşkumuz yoktur.
Artık
Yeşilhisar Halkı kendi memleketinde yaşamış bu memleketin dertlerini bilen halk
ile iç içe olabilen onların dertlerini ve sıkıntılarını anlayan ölüsünde
dirisinde düğününde derneğinde acısında kederinde sevincinde mutluluğunda
yanında olan çarşıda pazarda teklifsiz konuşabileceği dertlerini anlatacağı,
kendisini dinleyeceğine inandığı ilçemizin içerisinde bir belediye başkanı ya
da adaylarını görmek istemektedirler.
Bu
toplumumuzun şu anda ki en büyük ideal ve hedeflerinden birisidir. Bu hususa
siyasi partilerin de dikkat etmeleri ve halkın istediği bu halkın içinden gelen
onların sesi olabilecek adayları tercih etmeleri halkımızın da en büyük
arzularından ve taleplerinden birisi olduğu kanaat ve düşüncesindeyiz.
Siyasi
hareketler beraberinde ekonomik faaliyetlerin ilçe bazında hareketlenmesini
yatırımların akımını sağlar ki buda ilçe halkının ekonomik olarak rahatlamasını
işsizliğin azalmasını göçün durmasını hatta tersine dönmesini sağlar. Ancak
bunların anlayabilecek bu hususlarda çalışmalar yapacak yöneticilerin idarenin
başına getirilmesi ile mümkündür. Bu hususta da artık halkımızın
tecrübelendiğini ve önümüzdeki dönemde gerekeni yapacağı hususunda her hanği
bir tereddüdünün olmadığı hususunda hiçbir şüphesinin olmadığını biliyoruz.
Bu ilçe çok
uzun yıllardan berin (yaklaşık 50 yıldır) hiçbir yatırım almamıştır. Neden
almamıştır? Sorusunun cevabı ile yukarıda izah edilmiştir.
Daha önceki dönemlerde
olduğu gibi son 10 yıl içerisindeki aldığımız yatırımlar halk tabiri ile “DEVEDE KULAK” misalidir. Mevcut
yerel yönetimimiz ve iktidar partisi aynı olmasına rağmen de hiçbir şey
değişmemiş aynı tas aynı hamam hesabı rutin hayat devam etmiştir. Sizlere
soruyorum Yeşilhisar’ımızın bu güzel halkı bu cefakâr ve vefakâr halkı bu
ilgisizliğe bu vurdumduymazlığa bu kimsesizliğe layık mıdır?
Tabii ki hayır
ama önümüzdeki dönemde yaşayacağımız belediye Başkanlığı Meclis üyeliği
seçimlerinde bu hususları ve geçmişi hiçbir zaman unutmamalı verilen sözlere ve
yapılmayan işlere bakarak oyunu vermelidir.
Günü birlik söylemlere hayali vaatlere
inanmamalı doğru yapacağına çalışacağına inanacağı adaylara oylarını vermelidir
ki siyasi açıdan sorumluluklarını yerine getirmiş olsun. Şayet geçmişteki
yaşananları göz önüne getirmeden sadece siyasi düşünce ile oyunu kullanacak
olursa bu memleketin bir adım dahi ileri gidemeyeceğini bilmeli ve başa gelen
insanlara da şu ya da bu şekilde halk tabiri ile ”ÇAMUR” atmamalıdır.
Bundan 10 yıl
önce 13.000 olan nüfusumuz bu gün 9.000 e düşmüştür. Acaba bunun ana sorumlusu
kimdir? Bu soruyu kendimize sormamız gerekmez mi?
Temel olarak
irdelediğimizde bunun bazı küçük nedenler hariç ana sorumlusu yerel
yönetimlerdir. Yani siyasetçilerdir. Zira iş başına gelen belediyelerde o
ilçeye hizmet vermenin dışında ilçede bulunan nüfusun korunması ya da göçün
önlenmesine yönelik yatırımları ve atılımları yapması gerektiğinde tersine göçü
başlatması için seçilmiş kişilerdir
.
.
Bir ilçe sürekli olarak yıllık 500-600
göç veriyor ise bu durumu yerel yöneticilerin araştırıp bunları engellemeye
yönelik atılımlar yapması gerekmezmi?
Yaşam
standardının yükselmesi halkın refah ve huzurunun ileri seviyede olması için
çalışmalar yapmazmı?
Görüyoruz ki
bu güne kadar bu çalışmalar siyasi boyutta hiç yapılmadı ve yapılma gayreti
içerisinde olduğunu da toplum olarak görmüyoruz.
Bir ilçede
göçün önlenmesi için en önemli unsur istihdam yaratılmasıdır. Bunun içinde
yatırımların alınması iş alanlarının yaratılması ile mümkündür. Halk olarak
bizler bu hususları sadece kendi aramızda konuşuyor, ancak oy verdiğimiz insanlara ya da idarecilere gidip hesap
sormuyoruz. Yani verdiğimiz oyun arkasında durmuyoruz. Burada tüm suçu
idarecilere yüklemekte yanlış olur. Suçun büyük kısmı da bizlerde
bulunmaktadır. Zira hakkımızı aramasını bilmeyen bir toplumuz
.
.
GENEL DEĞERLENDİRME YAPABİLİRMİSİNİZ
Yukarıdan üç
ana madde halinde belirtilen hususları genel anlamda değerlendirdiğimizde
gelecekte görmek istediğimiz belediye ve belediyecilik anlayışı nasıl
olmalıdır?
1-Seçilecek olan belediye başkanının
halkın içerisinden olması onların dert ve tasalarını neşe ve mutlulukların
paylaşmasını bilen küçük ile küçük büyük ile büyük olabilen halkın sorunlarını
kendi sorunu olarak görebilen halkın içerisine karışan fakir fukaranın esnafın
çiftçinin memuru emeklinin dertlerini paylaşan, sık aralıklarla oturup esnafın
dükkanının önünde bir bardak çay içip sohbet eden gerektiğinde kahvehanelere
giden camide cemaatin yanında olan okulları ziyaret eden hastanelere gidip
gelen resmi daireler ile sıkı ilişkiler içerisinde olan kısacası barışık bir
toplum yaratabilecek kapasiteye sahip olan bir başkanı ve bunun yanı sıra proje
ürütebilen halk yararına alınabilecek kararların altına imza atan sorumluluk
üstelen Encümen üyeleri, sürekli olarak güler yüze sahip gelen vatandaşı sevgi
ile karşılayan onların işlerinin bir an önce yapılmasını sağlayan belediye
personeli kısacası çalışkan ve sevecen bir ekip istemektedir.
Belediyemiz şu
anda öylesine bir kuruluş durumundadır ki bunu “ÜZERİNE ÖLÜ TOPRAĞI SERPİLMİŞ” ifadesi ile anlatmamız son
derece doğru olacaktır.
Burada personeli kötülemek ya da yermek
amacı ile bu ifade kullanılmamıştır. Çalışan personel ile halkımızın
bir sorunu yoktur bizim yapmış olduğumuz değerlendirme genele şamil bir istek
ve taleptir. Bu hususta her hanği bir art niyet söz konusu değildir. Objektif
olarak değerlendirme yapılmıştır.
2- Kültürel
bazda ise toplumun örf ve adetlerine uygun olan ve zaman içerisinde kaybolmuş
bulunan değerlerimizin tekrar kazandırılabilmesi için çalışmaların bir proje
dahilinde yapılması kaynaşmanın sağlanması insanların birbirlerine olan güven
ve saygısının tekrar kazandırılması hoş görü ortamının yaratılması
gerekmektedir.
Bunun gerçekleşmesi içinde yerel
yönetimlerin halk ile sıkı ilişkiler içerisinde olması toplum ile kopuk
yaşamaması gerektiğinde makamda oturmak yerine halkın içerisine girerek onların
dert ve sıkıntıların paylaşması gerekir.
Burada şu yanlışa da düşmememiz gerekir. Tüm
bu işlerin tek sorumlusu seçilmiş ya da seçilecek olan belediye başkanı
değildir aynı zamanda bu bir ekip işidir bu ekibin içerisinde de encümen
üyeleri de mevcuttur.
Seçimlerde sadece oy kaygısı ile encümen üyeleri tespit edilmemeli
yaratıcı üretici ve çalışabilecek insanların aday gösterilmesi gerekir.
Yapılacak olan hizmetler neticesinde halk gereken sevgi ve saygıyı mutlak
suretle bir gün gösterecektir. Bu hususta hiç kimsenin şüphesinin olmaması
gerekir. Benden sonra tufan anlayışı ile düşünenler bu halk tarafından hiçbir
zaman iyi şekilde anılmamışlardır. İleride çocuklarımıza ve torunlarımıza iyi
bir miras bırakacak isek elimizi taşın altına koymamız ve halk için çalışmamız
kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Kültür bölümünde bahsettiğimiz festival
niteliğindeki hayat tarzımızın geri getirilmesi için çalışmaların başlatılması
ve eski huzur ve mutluluk ortamının mutlak suretle sağlanması gereklidir.
Dışarıda
görev yapan o kadar çok insanımız mevcut ki bunların belediye tarafından bir
çalışma ile kayıt altına alınması bu kişiler ile sürekli olarak temas halinde
bulunulması, onların ilçemizde tatillerini baba ocağını gelip görmeleri için imkân
ve ortamlar yaratılmalı onların özellikle yaz dönemlerinde bir araya ilçemizde
toplanması sağlanmalıdır.
Birçok bilim adamımız belirli mevkilerde
görev yapmaktadır. Bunları bir sempozyum yada etkinlik adı altında bir araya
getirmek için çalışmalar yapılmalı ve sonuçları alınmalıdır.
Zira bu tür çalışmalar o ilçenin
kalkınmasına kısa ve uzun vadede büyük yararlar sağlayacak çalışmalardır.
3- Siyasi açıdan baktığımızda ise tüm
siyasi parti yöneticilerinin bir araya gelerek bu memleket için neler
yapılabilir neler yapılmalıdır şeklinde görüş alışverişinde bulunmaları ve
projeler üretmesi gerekir.
Seçilecek olan belediye başkanı ve meclis
üyelerinin birlik ve bütünlük içerisinde siyasi olarak bir hareket etmeleri
memleket menfaatine olan işlerde hiçbir ayrın kayrım yapmadan düşünmeleri ve
bunun hayata geçirilmesi için görüş birliği içerisinde olmaları gerekmektedir.
Siyaseten yapılması gereken işlemlerde
siyaset devreye sokulmalı yatırımlar alınmalı istihdam yaratılması yönelik
projelerin hayata geçirilerek ilgili mercilerden onaylarının alınarak halkın
hizmetine sunulması gerekir. Bunlar yapıldığı takdirde iş alanlarının oluşacağı
düşünülerek işsizlik ortadan kaldırılmalı göç önlenmeli ve zaman içerisinde
tersine göç başlatılmalıdır.
Belediye tarafından teşvikler hazırlanmalı
halkın her tür ihtiyacına cevap verecek iş yerlerinin dinlenme ve ihtiyaçları
karşılama alanlarının yapılması, eğlence merkezlerinin kurulması gereklidir.
Bir hafta sonu olduğunda yerlisi ile yabancısı ile gidip oturabileceği
çocuklarının oynayabileceği piknik yapabileceği bir piknik alanı dahi ilçemizde
bulunmamaktadır. Bu yürükler acısı bir durumdur. Bunun mutlak suretle en kısa
sürede çözüme ulaştırılması kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Siyasetin yapılma amaçlarının temelinde o
ilçenin refah huzur ve kalkınmışlığı ön planda yapılmak üzere yapılır. Ancak bu
güne kadar bu tür bir siyasi çalışmanın yapılmadığını bizleri yönetenler ve
bizlerde dahi hiç görmedik yapmadık ve bununda bilinci içerisindeyiz.
Sorulduğunda
ise imkânlar bu kadar, yapacak bir şey yok, ne yapalım, gibi sudan bahaneler bulunmaktadır. Siyasetçi yaratıcıdır
tüm şartları zorlayarak olması mümkün dâhilinde bulunmayan şeyleri yapmak
zorundadır. Neden ya da bahanelerin arkasına sığınamaz böyle bir lüksü yoktur.
Çünkü halk kendisini neden üretmesi için iş başına getirmemiştir. İmkânsızları
başarması iş alanlarını yaratması ilçenin sorunlarını çözmesi için getirmiştir.
Dolayısı ile siyasetçinin neden göstermek gibi bir yaklaşım tarsı olamaz ve
olmamalıdır.
Yukarıdan beri
açıklanan hususlara dikkat edilerek gelecekte görmek istediğimiz belediye
başkanı meclis üyeleri ve belediyecilik anlayışını çok iyi bilerek vereceğimiz
oyların nereye gideceği nasıl kullanılacağı ve nasıl hesap soracağımızı
bilmemiz gerekir.
Bunu
yapmadığımız takdirde kaybeden sadece bizler değil aynı zamanda memleketimiz
olacaktır.
Tüm halkımıza
saygılarımızı sunar sağlık sıhhat ve esenlikler dileriz.
Ayrıca Kayseri
Deniz Postası Gazetesi ve çalışanlarına da katkılarından dolayı
teşekkürlerimizi sunarız.
9-10 Temmuz 2013 tarihinde KAYSERİ DENİZ POSTASI GAZETESİNDE yayınlandı.
RÖPORTAJ LEMAN ÖZDİLEK
Cok basarili Leman Ablacim...
YanıtlaSilçok güzel bütün dilek ve isteklerimiz yerine gelir
YanıtlaSilLeman hanim okadar profesyonelce yapiyorsunuzki röportajlarınızı,yöneltilen sorular da,muhattabı seçilen kişiler de tam anlamıyla nokta atışı...tebrikler,ilgi ve merakla takip ediyoruz.Sevgiler
YanıtlaSil