21 Kasım 2013 Perşembe







KOMŞULUK İLİŞKİLERİMİZİN 
GELİŞTİRİLMESİNİ İNCESULU EMEKLİ 
ÖĞRETMEN VE ARAŞTIRMACI HASAN 
TASACI HOCAMLA KONUŞTUK.








   







                            İNCESU











HOCAM SİZİ TANIYABİLİRMİYİZ


1948 Kayseri İncesu doğumluyum.Eğitimimi İncesu Kara Mustafapaşa İlkokulu, İncesu Ortaokulu, Kayseri Lisesi ve Trabzon Fatih Eğitim Enstitüsü FKB (Fizik Kimya Biyoloji) Bölümün’de (1970 yılında) tamamladım.İlk görev yerim Gaziantep ili Karkamış nahiyesi idi. Sonra sırasıyla,Kayseri Atatürk Ortaokulu (1978´de liseye dönüştü) İncesu İmamhatip Lisesi,Kayseri Kadı Burhanettin Ortaokulu, Arif Molu Endüstri Meslek Lisesinden 1996 yılında emekliye ayrıldım.

Yaşamımın büyük bir bölümü ilçemde geçti.Küçük yaşımdan itibaren merakımın gereği büyüklerimden asker ve savaş anılarını dinleyerek ve İncesu`da büyüklerimle beraber her işe koşturmaya çalışarak  büyüdüm.
Bugün geriye dönüp baktığımda tüm yaşadıklarımı sesli ve görüntülü belgelere dayandıramadığımı düşünüp üzülüyorum.O günün şartları ve imkanları ne yazik ki buna çok fırsat vermiyordu.
 Ama toparladığım birikimlerimi  ve araştırmalarımı  paylaşmaya başladığım andan itibaren, en azından  bir başlangıç yapmamdan dolayı mutluyum.

1981 yılında Atatürk’ün 100.doğum yıldönümü kutlanırken                                             “Acaba Atatürk İncesuya geldi mi?” sorusu aklıma takıldı.Amcam Kadir Tasacı’nın Yıldız Berber dükkanı tam bir ocak başı idi.
Herkes orada toplanır, gurbetten gelenler önce oraya uğrar İncesu’nun bütün haberlerini alır bir demlik çay siparişi verdikten sonra anne babası yada yakınlarını görmek için evin yolunu tutardı.Vakitsiz gelmelerden sabah ilk defa oraya uğranır ve oradaki haberler paylaşılırdı.
Oradaki yaşlılara Atatürk İncesu’ya geldi mi diye sordum? Cevap “Elbette geldi”Askerlik Şubesindeki  Adil Beyin kızı Servet Hanım şiir bile okudu oldu.O dakikadan sonra bunu araştırmaya başladım.Arayan Mevlasınıda bulur belasınıda bulur atasözünden yola çıkarak 1984 yılında  Servet hanımı İstanbul’da buldum.
Annesi ile beraber yaşıyorlardı.Kendimi tanıttım ve İncesu’dan  geldiğimi söyledim beni evlerine kabul etti.Atatürk’e  okuduğu şiiri kendisine gönderilen teşekkür mektubunu ve o döneme ait onlarca fotoğrafi bana verdi.
03.02.1934 yılında Sevgili Atamız`ın Kayseri`den Niğde’ye geçerken İncesu istasyonunda inip halkı selamladığını aktardı.Servet Kodak teyzemiz (o zaman 8 yaşında bir kız çoçuğu idi) babasının birgün önce akşam Atamızın İncesu`ya geleceğini söylediğinde yazdığı şiiri Atamıza takdim etmiştir.
Servet teyzemden aldığım o döneme ait İncesu`nun resimlerini  seçerken fotoğrafta görülen bina, ağaç ve diğer kavramlardan yararlanarak seçtim, 1930`lu yıllara ait olan resimleri  bu sayede İncesumuzla paylaşabildim.

Bu adımla, her bulduğum bilgiyi kayıt altına almayı orijinallerini her zaman gerçek sahiplerine iade ederek kendimde toparlamayı fotokopi  mucizesi ile sağladım.(Fotokopiye ilk basladığımda bu kadar yaygın değildi.)

Emekli öğretmen  Mehmet Sarı Bey Abimiz “Bizim İncesu” adı altında bir gazete çıkaracağını ve benim yardımcı olup olamayacağımı sordu.Severek kabul ettim.15 yıl yayın hayatını sürdüren gazetede Penceremiz köşesinde bilgilerimi okurlarımla paylaştım.Burada iki amacım vardı.
 Birincisi yazdıklarımın insanlarda uyandıracağı ilgi ikincisi ise paylaştığım araştırmalarda ve yazılarımda eksik ve yanlışlarım olduğunda okuyuculardan gelen geri dönüşlerle bunların düzeltileceği idi.
Bu gazeteyi önemli kılan gurbette yaşayanların bir İncesu kokusu ve mektubu gibi görmeleri idi.Tamamen İncesu üzerine yoğunlaştığımız konularla, herkesi kucaklayacak konulara yoğunlaştım, kişisel ve siyasal olaylara hiç girmemeye özen gösterdim.
Sonunda Basın İlan Kuruluşu kanunundaki değişikliklerden dolayı gazetenin yayın hayatını sürdürme imkanı kalmamıştı.Gazete kapandı ama ben çalışmalarıma kişisel gayretlerimle devam ettim.Derlediklerimi üniversitede tez hazırlayan gençlerle de paylaştım.
İsteğim az da olsa gençlere birşeyler vermek, karamsarlıklarını gidermek ve akademik çalışmalarını elimdeki gerçek bilgilerle daha ileriye güzele ve doğruya taşımaları ve gelecekle paylaşmaları idi.

Başka gelişmelerde oldu.1984 yılında İncesu Kaymakamı Arif Uludağ bir yıllık çıkarmak istedi.Onlarca kişiye görev verildi.Tabii bunlar bir görevden daha çok gönül meselesi idi.Bu birikimler çok uzun bir düzenlemeden sonra kitap haline getirildi.(Derleyenler Mehmet Sarı ve Osman Karababa) Bu İncesu’da bir ilkti. Kitabımızın adı “Dünden Bugüne İncesu İdi”

Araştırmalarım devam etse de karamsarlığa kapıldığım günlerde oldu. Daha çok çalışmamız gerektiğinin farkındaydım.Çünkü değişim ve gelişim devam etmekteydi.
2010 yılında Belediye Başkanımız Zekeriya Karayol, Erciyes Üniversitesi ile işbirliği yapılarak bir sempozyum düzenlenmesi fikrini söyleyince çok sevindik.
Arkadaşlarımızla çalışmalara  destek vereceğimizi belirttik. Buradaki amacımız ilçemizle ilgili kapsamlı ve akademik bir çalışmanın olması idi. Eksik ve düzensiz bilgiler yerine daha bilimsel ve ilçemiz için de derli toplu sağlıklı bilgilere ulaşacaktık.

Erciyes Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Abdulkadir Yuvalı beyle yapılan toplantılara bir grup halinde 3-4 kez katıldık. Bu toplantıların başlangıcında İncesu ilçesi ile ilgili  yaklaşık 30 yıldır toparladığım tüm bilgilerimi ve dosyalarımı onlarla paylaştım ve  toparladığım 15 dosya ile bir sunum yaptım.
Bu sayede onların sempozyumla ilgili kaygılarını gidermeye yardımcı olduğumu düşünüyorum. Sempozyum hazırlıkları çok uzun ve zahmetli geçti. Özellikle Sayın Belediye Başkanımız Zekeriya Karayol ve onun nezdinde Belediye çalışanları ismini sıralayamayacağım onlarca insana şükranlarımı arz ediyorum.
Sempozyuma katılan katılmayan destek veren vermeyen herkese teşekkür ediyoruz. Benim katkım okyanusta bir damla idi.Sempozyum için sunulacak bildirileri tamamen akademik kurul belirledi.
 Bu akademik kurula 4 bildiri sundum ikisi kabul edildi.İkisi kabul edilmedi.İnanın kabul edilmeyen sunumlardan birkaç kitap daha oluşacağına inanıyorum.Sonunda 1850 sayfalık 3 ciltlik bir kitaba kavuştuk. Bu onur ve gurur,yorgunluğumuzu aldı ve çalışmalarımızın devamının gelmesi için bize güç verdi.
Çalışmalarımıza devam ediyoruz. çünkü hedef olarak gördüğümüz bir yere vardığımızda başka hedefler görüyoruz.
Çevremdeki arkadaşlara kendi köyleri ve yaşadıkları alanlarla ilgili bilgi toplamalarını rica ettim.Bunun kendileri için bir mutluluk kaynağı olacağını belirttim.Sonunda o kadar güzel bilgiler toparlandı ki yazmadan geçemeyeceğim.
Dileğim  bu tip çalışmalar Türkiye geneline yayılır ve herkes geçmişine yaşadığı güzel şeylere daha çok sahip çıkmayı ve bunları gelecekle paylaşma heyecanını içinde taşır.
Ağırlık verdiğimiz bir başka konu da Muammer Kahraman (Emekli Astsubay- İncesu) nın İncesu`da yaşayan ailelerin lakaplarını(ünvanları-aile adlar) anlattığı 485 kıtalık şiirlerini toparlamak oldu.Şiirinde kullandığı lakapları güncelledik ve resimlerle süsledik. Bu eserin güncellenmiş hali yakında “Heyamola”şirketi tarafından  piyasaya sunulacaktır.
İncesuyu bu kadar iyi özümseyen ve anlatan çok ince bir noktadan geçmişe bağlayan şiirlerimizden biridir.İsmi geçen aileler ve olaylar hep yaşanmışlıklara dayansa da  bizler  bu ince dokunuşları okuyucularla kişiselleştirmeden paylaştık ve gelecek zamana bıraktık.

Burada bir şeyi açıklamak zorundayım. Saygıdeğer babam Muammer Tasacı’ nın birikimlerini paylaşmam benim sahip olduğum en  kıymetli kaynaklardan biridir.Sağlık ve uzun ömür dileklerimle ellerinden öpüyorum.Uzun yıllar İncesu Ziraat Bankasın’da görev yapması,halkla içiçe olması ve inanIlmaz güçlü belleği ile yaşayan bir tarih gibidir.
Dileğim,benim  kişisel çabamla elde ettiğim bu bilgiler daha akademik çalışmalar için bir kapı açar. Çünkü tüm kalbimle inanıyorum ki daha nice güzel ve tarihi bilgiler babam da başta olmak üzere, görmüş geçirmiş insanlarımızın belleklerinde bizi bırakıp gitmesin.


HOCAM İNCESU İLÇEMİZİ BİZE ANLATIRMISINIZ?









İncesu’nun tarihi çok eskilere dayanır.Ticaret yolu üzerinde olması ve yerleşime uygunluğu nedeniyle her devre ev sahipliği yapmıştır.İlk çağlardan başlayarak Roma,Selçuklu,Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi eserlerine rastlanılır.Bölgemizde az rastlanan Roma eserine Viranşehirdeki(Nazians) Jean Gregora’nın mezarı günümüze kadar ulaşan tarihi bir yapıdır.
Selçuklular döneminde ise Şeyh Turasan Zaviyesi,Şeyh Şaban Köyündeki ŞeyhŞaban ve Semunel Gazi Türbeleri ve Süksünde’ki namazgah ve diğerleri örnek verilebilir.Osmanlı döneminde ise Karamustafa Paşa Külliyesi ,birkaç eksiği dışında hala dimdik ayaktadır.Karaman Hristiyanlarının yaptırdığı 2 kilisede görülebilir.Korunması ve onarımının yapılması ilçemize değer katacaktır.
Ayrıca Kapadokya (Güzel Atlar Ülkesi) medeniyetinin izleri sağlam bir şekilde Kırklar ve Tentegen Mağaralarındaki küçük kiliseler(şapeller)in yapılarındaki motif ve şekiller görülebilir.
Belediyemizin oluşturduğu Kültür Evi ve onarımını yaptığı tarihi konaklar Hacı Hasan Konağı ve Kızılışık Konağı`da ziyaret edilebilir.

Derebağda’ki piknik alanları ailece bir tatil gününü değerlendirebileceğimiz yerlerdir.
Cuma günleri haftada bir defa kurulan halk pazarı da üreticilerin getirdikleri ürünlerin birinci elden alınmasını sağlayan yerlerdendir.
Ulaşımda herhangi bir sorun yoktur.Kayseri’ye 15 dakikada bir karşılıklı otobüs seferleri yapılmaktadır.Akşamları ise seferler 30 dakikada bir gerçekleşmektedir.
İncesu halkını tanımak için önyargılardan kurtularak sağlıklı bir şekilde anlamak zaman alabilir.Kimilerinin de buna imkanı yoktur.
1923 yılına kadar beraber yaşadığımız Karaman Hristiyanlarının insanlarımıza etkisi çok olmuştur.Komşuluk ilişkileri,temizlik,yemek çeşitleri,karşılıklı saygı,hoşgörü,yaşamdaki sadelik,yabancıya ilgi ve kabullenme özellikleri iyi olan karakterleri taşır.
İlçemizde görev yapanlar ayrılırken üzülürler,her yerde güzelliklerini anlatarak hasretlik duygularını samimi bir şekilde ifade ederler.
Son yıllarda ilçemiz göç almaktadır.Hayvancılık,tarım ve diğer alanlardaki uğraşıların yanında Kayseride ki işine gidip gelen insanlar nedeniyle ekonomik canlılık kazanmıştır.
Ygörmeleri,kendileri açısından daha güvenli olduğu kanısına varmışlardır.Devlet en büyük işveren olsada Türkiye ve dünyadaki yapı kamu sektörünü  bazı alanlardan çıkarıp özel sektöre yönelmelerine neden olmuştur.
Sevgili kardeşimiz Hasan Basri Göktan Beyin İncesu’ya kurduğu yaklasik 1000 kişilik çağrı merkezi bu geçişe en önemli örneklerden biridir İlçemize sağladığı bu inanılmaz istihdam için ilçem ve kendim adına şükranlarımızı sunmak isteriz.Diğer kuruluşların da ilçemize öncelikle istihdam sağlayacak  hizmetler getirmesini bekliyoruz.



HOCAM İLÇELERİN KOMŞULUK İLİŞKİLERİ NASIL OLMALIDIR?






İlişkileri geliştirmek için önce okullardan yani çoçuklardan başlanmalıdır.Çeşitli yarışmalar(bilgi,halk oyunları,müzik,spor ve satranç v.s)yararlanılabilir.Festivallere de komşuların katılımı sağlanmalıdır.Milli ve Dini bayramlarda karşılıklı ziyaretler yapılabilir.Ağaç dikme bayramları ile hem çevre hem de doğa sevgisi aşılanabilir.İlçeler arasındaki halk pazarlarına ulaşım kolaylığı sağlanarak ilişkiler güçlendirilebilir.Belediyeler bu amaçla ortak hareket edebilirler.

Medeniyetler bir bütündür ve çok geniş alanları kaplar. Bu nedenle tarihi ve turistik yerler bir alanda düşünülmemelidir:Her bölgedeki bu eserlerin tanıtımı iyi yapılmalı ve  bir bütünün parçaları olduğu unutulmamalıdır.
Kapadokya medeniyeti denince Nevşehir ve ilçeleri akla gelmekte yada öyle sanılmaktadır.
Nevşehir’in yanında Kayseri, Kırşehir, Niğde ve Yozgat gibi illerde de bu medeniyetin izlerine rastlanır.Nevşehir’in şansı turizmin önemini 50 yıl önceden içine sindirmeye başlaması olmuştur.Yeni yerlerdeki turizm eserleri ön plana çıkarılarak bölgenin tamamının turizmden pay alması sağlanabilir.
Örneğin Kaymaklı ve Derinkuyu’da yeraltı şehirleri vardır.Mucur ve Ağırnas’ta da yeraltı şehirleri vardır. Başka kimbilir nereler de vardır.Turistin daha önceden geldiği yerlerin dışındaki alanları da görmesi ve bu bölgelerde daha çok vakit geçirmesi veya tekrar gelmesi için alternatifler yaratmak adına ortak hareket etmek çok daha etkili olacaktır kanısındayım.

Komşu ilçeler üniversite ile işbirliği yapıp bölgeye uygun meyvecilik, sebzecilik, arıcılık gibi çalışmalardan da desteklerini almaları gerekir.


Komşu ilçeler arasındaki ilişkiler,orada yaşayan insanların ortak çıkarları ve mutlulukları için çok önemlidir. Biraz araştırılırsa onlarca insan birbirine zaten akrabadır.

 Hayat adına da insanlarımız arasında ne kadar samimi ilişkiler, içtenlik olursa hayat canlanır ve  herkes için o kadar bereket olur.Yaşam zorlukları, toprağın verimsiz yada az olması nedeniyle ebeveynler çocuklarının eğitimi konusunda daha dikkatli davranmalarına neden olmuştur.




HOCAM BU GÜZEL RÖPORTAJ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. 


RÖPORTAJ LEMAN ÖZDİLEK































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder